إِنَّآ أَعْطَيْنَٰكَ ٱلْكَوْثَرَ
Saad Al Ghamdi ..
Mishary Rashid al Afasy
Turkce Okunusinnâ a`ṭaynâke-lkevŝer.
Suleyman AtesBiz sana Kevser'i (bol ni'met, ilim ve büyük şeref) verdik.
Suleyman AtesBiz sana Kevser'i (bol ni'met, ilim ve büyük şeref) verdik.
..diğer meâller
Elmalili Hamdi YazirMuhakkak biz sana Kevser'i verdik.
Saheeh InternationalIndeed, We have granted you, [O Muhammad], al-Kawthar.
Diyanet IsleriDoğrusu sana pek çok nimet vermişizdir.
Diyanet Vakfi(Resulum!) Kuşkusuz biz sana Kevser'i verdik.
Abdulbaki GolpinarliŞüphe yok ki biziz sana kevseri veren.
Ali BulacŞüphesiz, Biz sana Kevser'i verdik.
Suat YildirimBiz gerçekten sana verdik kevser.
Yasar Nuri OzturkHiç kuşkusuz, biz verdik sana Kevser'i/iyilik, bereket, mutluluk, güzellik, soy ve aydınlığın tükenmezini.
Edip YukselBiz sana bolca nimetler verdik.
Ahmed AliHAVE SURELY given you pre-eminence (in numbers and following);
Ahmed Raza KhanWe have indeed bestowed the Kausar* upon you (O dear prophet Mohammed – peace and blessings be upon him). (*Infinite excellent qualities / the greatest number of followers / the sweet pond on the Day of Resurrection)
A. J. ArberrySurely We have given thee abundance;
Talal ItaniWe have given you plenty.
Hasan al-Fatih Qaribullah and Ahmad DarwishIndeed, We have given you (Prophet Muhammad) the abundance (Al Kawthar: river, its pool and springs).
Muhammad Sarwar(Muhammad), We have granted you abundant virtue.
Wahiduddin KhanWe have given you abundance.
Abdullah Yusuf AliTo thee have We granted the Fount (of Abundance).
Saheeh InternationalIndeed, We have granted you, [O Muhammad], al-Kawthar.
Diyanet IsleriDoğrusu sana pek çok nimet vermişizdir.
Diyanet Vakfi(Resulum!) Kuşkusuz biz sana Kevser'i verdik.
Abdulbaki GolpinarliŞüphe yok ki biziz sana kevseri veren.
Ali BulacŞüphesiz, Biz sana Kevser'i verdik.
Suat YildirimBiz gerçekten sana verdik kevser.
Yasar Nuri OzturkHiç kuşkusuz, biz verdik sana Kevser'i/iyilik, bereket, mutluluk, güzellik, soy ve aydınlığın tükenmezini.
Edip YukselBiz sana bolca nimetler verdik.
Ahmed AliHAVE SURELY given you pre-eminence (in numbers and following);
Ahmed Raza KhanWe have indeed bestowed the Kausar* upon you (O dear prophet Mohammed – peace and blessings be upon him). (*Infinite excellent qualities / the greatest number of followers / the sweet pond on the Day of Resurrection)
A. J. ArberrySurely We have given thee abundance;
Talal ItaniWe have given you plenty.
Hasan al-Fatih Qaribullah and Ahmad DarwishIndeed, We have given you (Prophet Muhammad) the abundance (Al Kawthar: river, its pool and springs).
Muhammad Sarwar(Muhammad), We have granted you abundant virtue.
Wahiduddin KhanWe have given you abundance.
Abdullah Yusuf AliTo thee have We granted the Fount (of Abundance).
Tefsir Notları
Kevser
Kevser kelimesi Kur'an'da bir kere ve yalnız bu ayette geçmektedir. Kevser, bolluk çokluk ifade eder. Ayette geçen "verilen kevser", Hz. Muhammed'e Duha sûresinde (Duha:1) verilen ve verileceği vadedilen nimetler ve İnşirah:4'te geçen şan, şeref olabilir.
Fakat, sûre Hz. Peygamber'i işaret ediyormuş gibi görünse de, bu ayeti okuyan herhangi bir insana nispet edildiğinde İbrahim:34'te "her şeyden verilen" ve "sayılamayacak kadar çok olan" nimet, bu ayette geçen "kevser" kelimesini karşılayabilir.
Söz konusu ayetler ve kevser kelimesinin anlamı göz önüne alındığında "Biz sana kevseri verdik" ifadesinde verilen bolca hayır için iki ihtimal söz konusudur. Birincisi kevser dünyada iken gerçekleşmiş olmuş bir şeydir, ikincisi ise kevser dünya ya da ahirette gerçekleşecek olan bir vaad veya müjdedir.
Biz
Ayette kevseri verenden "biz" diye bahsedilir. Bu konuyla ilgili daha detaylı bilgi edinmek için şu iki makaleye [1,2] göz atınız.
Kevser kelimesi Kur'an'da bir kere ve yalnız bu ayette geçmektedir. Kevser, bolluk çokluk ifade eder. Ayette geçen "verilen kevser", Hz. Muhammed'e Duha sûresinde (Duha:1) verilen ve verileceği vadedilen nimetler ve İnşirah:4'te geçen şan, şeref olabilir.
Duha:4 - Senin için ilerisi, şimdikinden elbette iyi olacaktır. |
Duha:5 - Rabbin ilerisinde sana verecek ve memnun kalacaksın. |
Duha:6 - Rabbin seni yetim görüp barındırdı, değil mi? |
Duha:7 - Seni şaşkın görüp yol gösterdi. |
Duha:8 - Seni muhtaç görüp varlıklı kıldı. |
Fakat, sûre Hz. Peygamber'i işaret ediyormuş gibi görünse de, bu ayeti okuyan herhangi bir insana nispet edildiğinde İbrahim:34'te "her şeyden verilen" ve "sayılamayacak kadar çok olan" nimet, bu ayette geçen "kevser" kelimesini karşılayabilir.
Söz konusu ayetler ve kevser kelimesinin anlamı göz önüne alındığında "Biz sana kevseri verdik" ifadesinde verilen bolca hayır için iki ihtimal söz konusudur. Birincisi kevser dünyada iken gerçekleşmiş olmuş bir şeydir, ikincisi ise kevser dünya ya da ahirette gerçekleşecek olan bir vaad veya müjdedir.
Biz
Ayette kevseri verenden "biz" diye bahsedilir. Bu konuyla ilgili daha detaylı bilgi edinmek için şu iki makaleye [1,2] göz atınız.
Arapça tahlil
ٱلْكَوْثَرَ | أَعْطَيْنَٰكَ | إِنَّآ |
kevser | sana verdik | muhakkak ki biz |