00
Mutezile nedir? Mutezile nasıl ortaya çıkmıştır, temel görüşleri nelerdir?

Mutezile, akla önem vererek akıl ile nakli uzlaştıran ve görüşlerini beş esas olarak sistemleştiren kelam ekolüdür.

Kelime anlamı
Mutezile, kelime anlamı olarak "ayrılanlar, uzaklaşanlar" demektir.

Kelam ilmi açısından mezhep olarak Mutezile, büyük günah işleyenler hakkında farklı görüşlere sahip olmaları nedeniyle,
  • önceki görüşlerden ayrılanlar
  • bu kişileri imandan ve küfürden ayıranlar
anlamında kullanılmıştır.

Ortaya çıkışı
Mutezile'nin doğuşu, hicri ikinci yüzyılın başlarında Vasıl b. Ata (700 - 748) ile hocası Hasan-ı Basri (641 - 728) arasındaki görüş ayrılığına dayanır.

Basra'da bir sohbet sırasında büyük günah işleyen kişinin durumu hakkında Hariciler'in ve Mürcie'nin fikirlerine karşı Hasan-ı Basri'nin görüşleri sorulmuştur. (Hariciler'in ve Mürcie'nin görüşleri için ilgili makalelere başvurunuz.)

Hasan-ı Basri böyle bir kişi için, "münafık olmuştur, yani imanı ile ameli farklıdır." derken, Vasıl b. Ata söze girmiştir: "Bu kişi ne mü'min ne kafirdir, iki mertebe arasındadır. (el menzile beyne'l menzileteyn)" ve meclisten ayrılmıştır.

Daha sonra bu harekete Hasan-ı Basri'nin başka bir öğrencisi Amr b. Ubeyd (699 - 761) de katılmıştır.

Mutezile görüşü Abbasiler döneminde güçlü ve baskın bir hal almıştır.

Önemi
Mutezile'nin kelam ilmi açısından önemli özellikleri şunlardır:
  • Mutezile daha önce ortaya atılmış görüşleri sistemli bir şekilde açıklama yoluna gitmiştir.
  • İzah ve ispat yaparken nakli, akli ve felsefi delillerler kullanarak sistematik kelam ilminin temellerini oluşturmuştur. Bu yönteme "kelamın doğuşu", "kelam metodu" da denir.
  • Birbirine zıt görüşlü olan Kaderiyye ve Cebriyye mensuplarıyla görüşerek bu fikirlerden beslenmiştir.
Mutezile'yi doğuran sebepler
Mutezile görüşünün doğuşuna neden olan üç temel etken vardır:
  • siyasi ve fikri anlaşmazlıklar ve bunlara çözüm arayışları
  • diğer inançlara karşı İslam'ı savunma
  • tercüme faaliyetleri ile felsefeye ilginin artması
Bu faktörlerin kelam ilmini doğuran etkenler ile uyuştuğuna dikkat ediniz.

Mutezile mezhebinin doğuşunda ihtilafların önemli bir yeri vardır. İhtilaflar iki kısımdır: Mutezile görüşü, karşıt görüşleri eleştirirken (tenkit ederken) ortaya çıkmıştır. Örneğin Mutezile, Hariciler ve Mürcie tarafından büyük günah işleyenin durumu hakkında ortaya atılan görüşleri reddetmiştir. Bu iki görüş arasında (ne çok sert ne de yumuşak) bir tutum sergilemiştir.

Mutezile Bağdat ve Basra gibi kadim ve çok kültürlü bir ortamda ortaya çıkmıştır. Yabancı dinler ve kültürlerle bir arada yaşamaya başlayan İslam toplumunda fethedilen topraklardaki yerleşik görüş ve geleneklerler ister istemez bir tartışma ortamı oluşmuştur. Mutezile alimlerinin İran ve Hint kökenli inançlar ile Yahudilik ve Hristiyanlık
gibi dinlere karşı verilen fikri savunmalarda büyük katkıları olmuştur.

İslam dinini savunma ve ispat güdüsüyle Yunan felsefesini incelemeye başlayan Mutezile alimleri, zamanla felsefeye daha fazla ilgi duymuşlar ve aklı ön plana alarak İslam'ı felsefi olarak da savunmaya başlamışlardır.

Temel görüşleri
Mutezile, akla önem vererek akıl ile nakli uzlaştırmış ve görüşlerini beş esas olarak sistemleştirilmiştir. Bunlar:
  1. Tevhid
  2. Adalet
  3. El Menzile beynel menzileteyn
  4. El Va'd ve'l Va'id
  5. El emru bi'l-ma'ruf ve'n-nehyu ani'l-münker
Bu ilkelere ait detaylar için Mutezile mezhebinin temel ilkeleri (usul-i hamse, beş esas) nelerdir? makalesine başvurunuz.

Akılcı olmaları nedeniyle İslam rasyonalistleri olarak da bilinirler. Akıl ile çelişen ayetleri te'vil yoluna gitmişlerdir. Mutezile alimleri, dirayet tefsirinin öncülüğünü yapmıştır. Nakli delillerin Kur'an ayetlerinden olmasına özen göstermişlerdir.

Eleştiriler
Mutezile görüşüne karşı getirilen eleştiriler şunlardır:
  • Yunan felsefesinin etkisi altında kalarak inanca dair konularda akıl ile naklin çeliştiği durumlarda akla öncelik vermiştir. Bu tutum onları bazı durumlarda nakil ile çelişen görüşleri savunmak zorunda bırakmıştır.
  • Abbasi döneminde devlet otoritesini kullanarak kendi görüşlerinin halk ve diğer alimler tarafından kabul edilmesi için baskı uygulamışlardır. Bu dönem mihne yılları olarak adlandırılır.
  • Özellikle Ehl-i Sünnet tarafından Allah'ın iradesini sınırladırdıkları (El Va'd ve'l Va'id) ve kaderi yok saydıkları (adalet) için eleştirilmiştir.
Günümüzde
Emeviler Cebriyye görüşüne (her şeyin yalnızca Allah'ın takdiriyle olduğu görüşü) dayanarak toplumdaki muhalif düşüncelerin direncini kırmak istemiştir. Toplumda tepki gören bu görüş, Mutezile'nin yaygınlaşmasına zemin hazırlamıştır.

Abbasi döneminde güçlenen Mutezile, "iyiliği emretme, kötülükten sakındırma" ilkesini kötüye kullanarak karşıt görüşleri eziyet ve işkenceye dayanan yaptırımlarla sindirmeye çalışmıştır. Bu uygulamalar halkta büyük tepki toplamış, bu da Mutezile görüşünün zamanla zayıflamasına neden olmuştur.
ır.

Tarih içinde Mutezile mezhebi Basra ve Bağdat Mutezilesi olarak iki ana kolda ilerlemiş ve zamanla varlığı sona ermiştir. Bu görüşler günümüzde Şia'nın Zeydiyye kolunda varlığını devam ettirmektedir.
Bu alana not ekleyebilirsiniz.
Başka bir sorunuz mu var?
Yorumlar (0)

Henüz yorum yapılmamış.

İlgili Konu
Kelamda Bilgi
İlgili Kayıtlar
Benzer Kayıtlar
İlginizi Çekebilir